Dün Arı Oldum, Bugün Cırcır Böceğiyim!
Çocuklarla dün yine bir atölyede buluştuk. Gündemimiz iklim ve ekosistemdi.
Toprağı, suyu, ağacı, ormanı, doğamızı, yangını ve daha birçok şeyi konuştuk. Duygularımızı paylaştık biz kendi çevremizde ne yapabiliriz dedik. Birbirimizi umutlandırıp heyecanlandık.
Her atölye de oynadığımız bir oyunu dün yine oynadık.
Sen bir hayvan olsaydın ne olurdun? Neden? Cevaplarımız çok çeşitli seçme nedenlerimiz kendimizceydi.
Mesela ben dün arıydım. Çünkü yaşamın devamını arılara borçluyuz. Arı olmayı seçtim.
Birçoğu farklı hayvanları seçti, bazıları aynı hayvanı seçip kendi nedenlerini paylaştı, zihnimizi o hayvanlara verdik. Çok iyi geldi her birimizin bir hayvan olup nedenimizi kendimizce açıklamamız.
Başka bir şey daha oldu.
Çoğunluk kuş olmak istediğini söyledi. Önceki oyunlarımızda bu kuşların bir adı olurdu. Bugün kuş olmak vardı. Oysa kartal olur, serçe olur, atmaca olur, adını yeni öğrendiğim bir kuş olan olurdu. Ve seçme nedenleri şaşırtıcı olurdu çoğunlukla. Kuşun özelliklerini kendileriyle bağdaştırdıklarını görünce umutlarım artar ve mutlu olurdum.
Birkaç çocuk kuş olmak istediğini söyledi nedenini açıkladı. Kuş olmaları güzeldi ama ben hangi kuş olduklarını da söylemelerini istiyordum!
Hangi kuş olmak istiyorsun bu kuşun bir adı var mı dediğimde. “Farketmez kanatları olan bir kuş olmak istiyorum” dedi. Nedeni ise “çünkü yangınlardan kaçabilirim” dedi. Bu cevabı düşünmeliyiz!
Duyduklarımız, izlediklerimiz, gördüklerimiz, umutlarımız ve çaresizliklerimiz çocuklarımızı etkiliyor. Çocuklarınızla veya çevrenizdeki çocuklarla bu oyunu oynayarak konuşma alanı açabiliriz. Çocuklar kendilerince olanları bir çerçeveye koyuyorlar zaten. Bizler kendi çevremizde konuşarak umudu ve çözümü konuşabilmeliyiz.
Bu sabah kalktığımda şanslıydım çünkü çırçır böceklerinin sesini duydum. Bu çırçır böcekleri bana ormanın yaşadığını anlattı. Bugün cırcır böceği olmayı seçtim. Ben ormanlar yaşarsa varolabilirim.
Siz bugün hangi hayvan olmak istersiniz neden?
Çaresizliklerimizi tekrar tekrar düğüm atarak çözemeyiz.
Elimizden gelen ne ise yapmalıyız. Niyetlerimiz azımızı artırsın.
Avatarın generali bizi yok edemeyecek.
Yeter ki, çaresizliğimizi çoğaltmayalım.