Uzman Görüşü | 2021 Türkiye İklim Elçisi Firuze Alpaydın
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Firuze Alpaydın. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2019 yılında mezun oldum. Sürdürülebilir kalkınma kavramı ile üniversitede tanıştım ve eğitim hayatım boyunca bu alana odaklandım. Üniversite üçüncü sınıfta Uluslararası Olimpiyat Oyunları’nın “karbon partneri” olan bir kimya firmasında staj yapma fırsatı bulduğumda sürdürülebilir finans alanında çalışmak istediğimden emin olmuştum! Mezuniyet tezimi yine bu alanda yazarak üniversite eğitimimi tamamladım ve özel bir üniversitenin çatısı altında İklim Değişikliği ve Toplumsal Cinsiyet alanlarında çalışmaya başladım. 2021 yılının Ocak ayında, Dünya Bankası’nın bir girişimi olan Küresel Gençlik İklim Ağı (GYCN) tarafından “Türkiye 2021 İklim Elçisi” seçildim. Bunların yanı sıra, çevre konularıyla ilgili yazılarımı paylaştığım “Yemyeşil Bir Blog” adlı bir internet sitem ile oradaki yazılarımı daha anlaşılır ve eğlenceli kılmak için açtığım aynı adlı bir Instagram hesabım var.
“Dünya Bankası İklim Elçisi” nedir, iklim elçileri hangi kıstaslara göre belirleniyor, daha önce ülkemizden iklim elçileri seçilmiş miydi?
Dünya Bankası’nın bir girişimi olan Küresel Gençlik İklim Ağı’nın (GYCN) İklim Elçiliği Programı, sürdürülebilir kalkınma alanında çalışan genç profesyonelleri destekleyerek onların kendi ülkelerinde iklim krizi farkındalığını artırmalarına katkı sağlama amacını taşıyor. Dünyanın dört bir yanından seçilen İklim Elçileri, hem kendi ülkelerinde iklim kriziyle ilgili projeler üretip hayata geçiriyor; hem de Dünya Bankası uzmanlarından iklim krizi ve liderliğe dair eğitimler alıyorlar. Başvuracak kişilerin hem akademik/profesyonel olarak sürdürülebilir kalkınma alanında birtakım deneyimlere sahip olması hem de kitleleri etkileyebilme gücü, ağ kurma ve liderlik gibi yetkinliklerinin olması bekleniyor. Bu sene 153 ülkeden 2.400 kişinin başvurduğu programa 109 ülkeden 165 İklim Elçisi seçildi. Türkiye’den seçilen ilk İklim Elçisi olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Umuyorum ve inanıyorum ki son olmayacağım ve önümüzdeki sene bayrağı ülkemizdeki başka bir genç arkadaşıma devredeceğim.
Eğitimde oyun ve oyunlaştırma konusunda neler düşünüyorsunuz?
Oyun, çocuğun bilişsel ve duygusal gelişiminde tahmin ettiğimizden çok daha fazla rol oynuyor. Oyunun içeriğinden bağımsız olarak, sağlanan sağlıklı bir oyun ortamı zaten çocuğun problem çözme, neden-sonuç ilişkisi kurma gibi bilişsel becerilerini geliştirmesine önemli bir katkı sağlıyor. Kaybetme duygusuyla başa çıkmak, kaybeden tarafla empati kurmak, rekabet duygusunu sağlıklı bir şekilde yaşamak, takım arkadaşlarıyla ortak bir hedef için işbirliği yapmak ya da fikrini özgüvenli bir biçimde ifade edebilmek gibi sosyo-duygusal becerilerini geliştirmeleri için de oyun eşsiz bir araç. Bir de oyunun içeriğine çocuğun yaş düzeyine uygun olacak ölçüde bilgiyi ilave ettiğiniz zaman çocuk güzel zaman geçirirken bir yandan da ciddi bir birikim elde edebiliyor. Uzmanlar oyunun bir çocuk için beslenme kadar hayati bir ihtiyaç olduğunun, çocuğun oyun için ayırdığı zamanın asla “boşa geçen bir zaman” olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Tabii ki oyunun nerede, nasıl ve kiminle oynandığı önem taşıyor. Eğitimde oyunlaştırmanın bu nedenle politika yapıcılar tarafından özenle ele alınması gerektiği ve oyunlaştırmaya özellikle erken ilkokul çağı müfredatlarında daha fazla yer verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Dünyanın Geleceği Oyunu atölyelerine bir süredir çevrimiçi ortamda katılıyorsunuz, deneyim ve gözlemlerinizden hareketle Dünyanın Geleceği oyununun çocuklar için anlamı ve önemine yönelik neler paylaşmak istersiniz?
Dünyanın Geleceği oyunu iklim krizinden sorumlu tüketime, sosyal eşitsizliklerden temiz enerjiye içinde yaşadığımız gezegeni, toplumu ve dolayısıyla hepimizi yakından ilgilendiren pek çok önemli konu ile çocukları tanıştırmanın ya da bu konularda sahip oldukları bilgileri derinleştirmelerine yardımcı olmanın çok eğlenceli bir yolu. 2020 yılında, iklim eylemi başta olmak üzere tüm sürdürülebilir kalkınma amaçları için kritik bir düzlüğe girdik. 2030 yılına kadar küresel çapta ulaşmamız gereken amaçlar var.
Bugün birlikte oyun oynadığımız çocuklar, 10 yıl sonra birer genç yetişkin olacaklar. Eğer bugünün çocuklarının ileride tüm canlılara ve doğaya karşı sevgi besleyen, hayatlarının her alanında adil ve kapsayıcı olabilen birer dünya vatandaşına evrilmelerini istiyorsak, onları tüm bu kavramlarla şimdiden tanıştırmalıyız. Bunu yaparken de onları salt bilgiye boğmamalı, onlara kulak vermeli, onlarla beyin fırtınası yapmalıyız. İşte Dünyanın Geleceği oyunu da tam olarak buna olanak tanıyor. Sunduğu açık bilgi paylaşımı ortamı, hem çocukların birbirinden, hem çocukların yetişkinlerden, hem de yetişkinlerin çocuklardan öğrenmesini sağlıyor!
Oyunun öğretici özelliğinin yanı sıra, sağlıklı duygu paylaşımı için de alan açtığını gözlemledim. Zaten ailesi tarafından çevre ve toplum bilinci aşılanmış, dünyayı bekleyen risklerin farkında olan çocuklar; oyunun sunduğu paylaşım ortamı sayesinde gelecekle ilgili endişelerini birbiriyle paylaşıyor ve yalnız olmadıklarını görüyorlar. Kendileri gibi gezegeni, canlıları önemseyen çocuklar olduğunu görmek onlarda bir işbirliği ve güven duygusu yaratıyor. Tüm bu anlattıklarıma tanık olmak benim için eşsiz bir deneyimdi.
Çocuklara ve ebeveynlere iklim eylemi ve diğer Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik neler söylemek istersiniz?
Sevgili Ebeveynler;
Çocukları Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile tanıştırmanın -çocuk hangi yaşta olursa olsun- her zaman bir yolu var. Bu sebeple öncelikle sizler bu amaçlar ile ilgili bilgi almalı ve daha da önemlisi bununla yetinmeyerek amaçları hayatlarınıza entegre edebilmelisiniz. Örneğin çocuğa 5 numaralı amaç olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini anlatırken evde anne ve babanın iş bölümü yapıyor olması, evdeki kız ve erkek çocukları arasında hayatın hiçbir alanında ayrım yapılmıyor olması önemli. 12 numaralı amaç olan sorumlu üretim ve tüketimden bahsederken evde gıda israfı yapılmıyor olması önemli. İklim değişikliği artık bir krize dönüştü, geleceğimizi tehdit eden bir kriz. Ne yazık ki bilim insanları uzak bir gelecekten de bahsetmiyor. Çocukları şimdiden bu konuda bilgilendirmek ve bu kriz ile nasıl mücadele edileceğini öğretmek yalnızca ebeveyn olarak değil; bu gezegenin bir üyesi olarak da sizin sorumluluğunuz.
Sevgili Çocuklar;
Hayvanlara ve doğaya karşı beslediğiniz sevgiye, ayrımcılıktan uzak kapsayıcı bakış açınıza hayranım.
Eminim ki Dünya, sizler sayesinde yeniden nefes alacak. Bunun için bugünden çevresel ve toplumsal sorunları iyice anlamalı, risk ve fırsatlarımızı analiz etmeli ve bu sorunları ortadan kaldırmaya çalışmalıyız. Bu hedef için çalışırken Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları bizim için güzel bir yol haritası olacaktır. İklim krizi gibi çevresel sorunları ya da yoksulluk gibi sosyal sorunları ortadan kaldırmaya yönelik hazırlanmış bu amaçları iyice anlamalı, sorgulamalı ve hem günlük hayatımıza hem de ileride meslek sahibi olduğumuzda iş yapış biçimimize dahil edebilmeliyiz
Henüz yorum yazılmamış. İlk yorum yazan siz olun.